Kozmosun varoluşu ve bizim varoluşumuz birbirine bağlı ve ayrılmaz ikililer. M Kuramı Nedir? sorusunun yanıtı aslında bizim gerçekliğimizi ve varlığımızın da sırrını çözecek.
Evrenin gizli boyutları var mı? Uzay-zamanın ötesinde, iç içe geçmiş başka dünyalar veya birbiri içine kıvrılmış evrenler olabilir mi? Bu sorular bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi dursa da, modern fiziğin en heyecan verici teorilerinden biri olan M Kuramı tam da bu gizemleri çözmeye çalışıyor. Hazırsanız, sicimlerin dans ettiği, evrenlerin birer “zar” olduğu bu akıl almaz dünyaya dalalım!
👉 Bunlara da bakmalısınız
- Evren Kaç Boyutlu
- Simülasyonda mı Yaşıyoruz?
- Evren Bir Hologram mı?
- Sicim Kuramı ve Evrenin Gizli Boyutları
- Süpersimetri ve Bilgi Paradoksu İçinde Gerçeklik
- Evrenin bir Gizemi Kuantum Dolanıklığı
- Paralel Evrenler Gerçek mi?
- M Kuramı ve Çoklu Evrenlere Geçiş
- Higgs Bozonu ya da Tanrı Parçacığı Nedir?
- Schrödinger’in Kedisi ve Çoklu Evrenlere Bölünen Olasılıklar
- Her Şey Hayal mi? Gerçeklik Nedir?
M Kuramı Nedir? Evrenin Gizli Boyutları: 11 Boyutlu Sor Perdesi
M Kuramı… Evrenin gizli boyutları var mıdır? Uzay zaman dışında gizli dünyalar ya da birbiri içine kıvrılmış evrenler olabilir mi? Evrendeki gizli boyutlar, çoklu evrenler, M kuramı ve Sicim Kuramı gizemin çözülmesine yardımcı oluyor. sicim devriminden sonra sicim kuramına bağlantılı olarak M-Kuramı ortaya atılmıştır.
Çok daha geniş alanları kapsayan kurama göre evren 11 boyuttan oluşuyor ve birbirinin içine kıvrılmış çok sayıda zar evrenler vardır. Zar evrenler içinde sürekli büyük patlamalar olur biz göremesek de iletişime geçemesek de sonsuzadek sürecek bir evren yaratımı vardır.

Her Şeyin Başlangıcı: Sicim Teorisi Çorbası
M Kuramı’nı anlamak için önce onun atası olan Sicim Teorisi’ne bir göz atmak lazım. Sicim Teorisi, evrendeki tüm parçacıkların aslında minicik, titreşen enerji iplikçiklerinden (yani sicimlerden) oluştuğunu söyler. Bir keman telinin farklı notalar çıkarması gibi, bu sicimlerin farklı titreşimleri de elektronu, fotonu veya kuarkı oluşturur.
Fakat bir sorun vardı: Fizikçiler tek bir Sicim Teorisi değil, tam beş tane farklı teori geliştirmişlerdi! Hepsi de kendi içinde tutarlıydı ama birbirlerinden farklı görünüyorlardı. İşte bu karmaşanın ortasında, 1995’te fizikçi Edward Witten sahneye çıktı ve hepsini birleştiren o efsanevi fikri ortaya attı: M Kuramı.
Peki, Bu “M” de Nereden Çıktı?
Witten’ın teorisinin başındaki “M” harfinin ne anlama geldiği aslında tam bir sır. Witten kendisi de şakayla karışık bunun “sihir” (magic), “gizem” (mystery) veya “ana” (mother) olabileceğini söylemiştir. Bazıları ise “matris” (matrix) veya “zar” (membrane) kelimelerinden geldiğini düşünür. Anlayacağınız, teorinin adı bile kendi gizemini koruyor!
Evrenin Yeni Oyuncuları: Zarlar (Branes)
M Kuramı, Sicim Teorisi’nin bir adım ötesine geçerek evrenin sadece 1 boyutlu sicimlerden değil, daha yüksek boyutlu “zarlardan” (İngilizce’de “brane”) oluştuğunu öne sürer.
Peki, bu zarlar da neyin nesi?
Şöyle düşünün: Bir bilardo topu, masanın iki boyutlu yüzeyinde hareket eder. İşte bizim evrenimiz de bu bilardo masasının yüzeyi gibi çok boyutlu bir “zar” olabilir.
Zarlara Hapsolmuş Parçacıklar
Teoriye göre, bildiğimiz parçacıkların (elektronlar, kuarklar vb.) ve üç temel kuvvetin (elektromanyetizma, güçlü ve zayıf nükleer kuvvet) sicimleri “açık uçlu”dur. Bu sicimlerin uçları, yaşadığımız zara yapışıktır ve onu terk edemezler. Tıpkı bir duvara zincirlenmiş gibi, sadece bizim zar evrenimizin üç uzay boyutunda hareket edebilirler. Bu yüzden fotonlar (ışık) bile bizim evrenimize hapsolmuştur.
Yerçekiminin Büyük Kaçışı
İşte işlerin ilginçleştiği yer burası! M Kuramı’na göre kütle çekimini oluşturan “graviton” adlı parçacıkların sicimleri “kapalı”dır, yani uçları birleşik bir halka şeklindedir. Bu kapalı halkalar zara yapışık olmak zorunda değildir. Bu ne anlama geliyor?
Yerçekimi, bizim zar evrenimizi terk edip diğer paralel evrenlere sızabilir!
Bu fikir, fizikçilerin uzun süredir kafasını kurcalayan bir soruyu açıklayabilir: Yerçekimi neden diğer temel kuvvetlerden bu kadar zayıf? Cevap basit olabilir: Çünkü gücünü diğer boyutlarla ve paralel evrenlerle paylaşıyor!

Uzay Aslında Kaç Boyutlu?
M Kuramı’na göre evren, bizim algıladığımız 3 uzay ve 1 zaman boyutu olmak üzere toplam 4 boyuttan değil, tam 11 boyuttan oluşuyor! Peki, diğer 7 boyut nerede?
Teoriye göre bu ekstra boyutlar, o kadar küçük bir ölçekte (Planck uzunluğu denilen akıl almaz küçüklükte) kendi içlerine kıvrılmış durumdalar ki onları fark etmemiz imkânsız. Bir bahçe hortumuna uzaktan baktığınızda tek boyutlu bir çizgi gibi görürsünüz, ama yaklaştıkça onun aslında üç boyutlu bir silindir olduğunu anlarsınız. İşte gizli boyutlar da bu şekilde varlıklarını bizden saklıyor olabilir.
Felsefeden Fiziğe: Evreni Anlama Tutkumuz
İnsanlık, uygarlığın şafağından beri evrenin temelindeki düzeni anlamaya çalışıyor. Aristoteles’ten Kopernik’e, Newton’dan Einstein’a ve Hawking’e kadar hep aynı temel soruların peşindeyiz: Nereden geldik ve neden buradayız?
Stephen Hawking’in dediği gibi: “İnsanlığın bilgi için duyduğu bu en derindeki arzu, sürekli arayışımız için yeterli gerekçeyi sağlıyor. Amacımız, içinde yaşadığımız evreni eksiksiz olarak tanımlamaktan başka bir şey değil.”
M Kuramı, henüz kanıtlanmamış, matematiksel bir rüya olabilir. Ancak bize evrenin sandığımızdan çok daha büyük, çok daha karmaşık ve çok daha gizemli olabileceğini fısıldıyor. Ve bu fısıltı bile, o büyük arayışa devam etmek için yeterli bir neden.
Kaynaklardan Alıntılar
Şimdi konuyla ilgili kaynak kitaplar ve M Kuramı, Sicim Kuramı ve evrenin yapısıyla ilgili felsefi kuramlara ait alıntılar var. Alıntılar kitaplardaki “jenerik” bölümlerindeki izine göre yapıldı. Meraklıysanız bu kitapları okuyabilirsiniz.
Stephen Hawking, Zamanın Daha Kısa Tarihi
Ancak uygarlığın şafağını yaşamış olan insanlık, bağlantısız ve açıklanması zor olaylar görmekten hoşlanmıyor. Dünyanın temelinde yatan düzeni anlamayı çok istiyoruz. Bugün bile neden burada olduğumuzu ve nereden geldiğimizi bilmeye can atıyoruz. İnsanlığın bilgi için duyduğu bu en derindeki arzu, sürekli arayışımız için yeterli gerekçeyi sağlıyor. Amacımız, içinde yaşadığımız evreni eksiksiz olarak tanımlamaktan başka bir şey değil. (Stephen Hawking, Zamanın Daha Kısa Tarihi)
Aristoteles ve dünyanın hareketsiz ve evrenin merkezi olduğu anlayış ortaçağda kilisenin temel savunusu olmuştur. Ayrıca yine “Ptolemaios’un modeline göre Dünya, dönüp duran sekiz küreyle kuşatılmıştı. Her küre, tıpkı iç içe geçen Rus oyuncak bebekleri gibi, bir öncekinden büyüktü. Dünya kürelerin merkezindeydi. Son kürenin dışında ne olduğu, net bir biçimde hiç. Açıklanmadıysa da insanın gözlemleyebildiği evrenden farklı olduğu kesindi.” (Stephen Hawking, Zamanın Daha Kısa Tarihi s.7)
Brain Greene, Evrenin Dokusu
P ve M Zarlar: Sicim kuramı sicimlerin dışında daha yüksek boyutlu zarların olduğunu ortaya çıkarttı. Sicimler serbest olarak titreşebilirken, hareketleri sınırlıdır. Sicimlerin uçları uzayın bir yerlerinde yapışık olarak duruyor. Yani sicimler bir yüzey tarafından tutuluyor. “Bir bilardo topu masanın iki boyutlu yüzeyinde hareket ederse, açık bir sicimin uçları da harekette özgür olmakla birlikte, uzayda belirli bazı şekillerde hareket edebilir” (Brain Greene, Evrenin Dokusu 469)
Dört boyutlu uzay-zamanda böyle iki boyutlu bir zarın üzerinde sürükleniyor olabilir. Açık sicim uçları zar üzerinde hareket eder; zar sicimlerin açık uçlarını yakalayıp zar üzerinde hareket etmesini sağlar. Sicimler zarı terk edemediği için bir sicim deseni olan fotonlar da zarı terk edemezler. Sadece “üç uzaysal boyutta hareket ederler” (Brain Greene ,Evrenin Dokusu s.473)
Kaynaklar ve Evrenin Yapısı ile İlgili Kitaplardan Bazıları
- Stephen Hawking: Ceviz Kabuğundaki Evren
- Stephen Hawking: Her Şeyin Teorisi
- Brain Greene: Evrenin Zarafeti
- Brain Greene: Evrenin Dokusu