Yaşanacak Güzel Yerler Böyle Bir Şehirde Yaşıyorsanız Şanlısınız. Şehirler kalabalık, beton yığınları… Yaşam alanlarımızı daha nasıl tarif edebiliriz ki!
Özellikle artık kendi yaşadığımız kentlere, diğer insnalara bile yabancıyız. Bazen kendimizi yabancı bir ülkede gibi hissettiğimiz bile oluyor. Türkçe konuşup, Türkçe anlıyoruz ama artık kendi dilimize yabancıyız. Bir de üstüne o kadar hırçın, fanatik, bir başkasının yaşamına müdahale eden insanlar olduk ki sormayın! Eleştiren, sorgulayan, ampirik düşünceye sahip değiliz; siyasi sloganlar adeta belleğimizi kas yapmakta kullanılan anabolik steroid gibi şişiriyor. Yazık bize! seçimlerimizi o kadar yanlış kullanıyoruz ki artık halktan kimse korkmuyor. Ee yani kendimiz bu hale de biz soktuk.
İnsanlar kırsalı görmeli. Evlerinin penceresinden bakınca dağları, ağaçları, gökyüzünü görmeli. İnsan bütün hırçınlığını ve kavgalarını doğanın dinginliğinde yok edebilir. Ama biz penceremizden bakınca sadece kalabalık bir cadde ve beton üstüne beton görüyoruz.
En ilginci de dünyada evrim ile var olduk, insan olduk ama dünya topraklarında birey olarak hakkımız yok, en doğal hakkımız olan barınma doğaya, toprağa ait olma hakkını bile satıyoruz. Oysa herkesin kendini doğaya vereceği, yabanda gezineceği belki de ekip biçeceği alanı olmalı. Dünyalı olmak gerçekten de zor bir şey. Her yer bizim ama hiç bir şeye sahip değiliz, hiç bir yere ait değiliz…
İstanbul’da özellikle betondan tabutların içinde oturuyoruz. Güzellik anlayışımız da birbirimize bakış açımız gibi değişti. Herkes bir diğerini sindirme ve kendine benzetme peşinde. Gücü elinde tutanlar bütün yasal kurguları, toplumsal kurguları kendi inançları ve yaşam tarzlarına göre evrenselleştirme peşinde. Evrensel bir doğru ve kendi doğrusunu bir başkasına zorla dayatmak ancak distopya romanlarında olur. Ya da Kuzey Kore gibi Afganistan gibi, zalimliğin adalet sanıldığı yerlerde olabilir.
Kısacası eğer pencerenizi açtığınızda karşınızda dağlar, tepeler, doğanın en yaban tarafı varsa siz çok şanslısınız. Boş verine şehrin kalabalığını. Yaşam demek her insan için ayrı bir evren demektir. Bu çeşitliliği asla tek bir yaşam tarzına dayatarak geliştiremezsiniz. Doğa da öyledir çok çeşitlidir, hatta çok adildir, asla orada ötekileştirilmezsiniz, kalabalıkların uğultusu içinde yok olmazsınız.