Yaşamdan Beklentilerimiz, Ayrışmalarımız. Vazgeçemediklerimiz aslında bizim zaaflarımızdan başka bir şey değil. Öyle bir kutuplaşma Adalet, bolluk içinde yaşam, ülke kaynakalrının eşit ya da adil paylaşımı umurumuzda değil.
Bilim ve teknoloji üreten, iletişim ve sosyal medya, yapay zeka çağında isteklerimiz ve arzularımız ölmüş gibi çağımız ıskaladık. Bir diğerine öteki gözüyle bakıyoruz. Cebimizdeki paranın değeri kalmadı. Ama biz hâlâ siyasi çıkar ve yalanların elinde oyuncağız. İçinde bulunduğumuz yoksunluk ve adaletsizliği öyle seviyoruz ki! Azap çekmekten haz alıyoruz sanki. Bize ne kadar kötü davranılır yaşamımız maddi manevi ne kadar kısıtlanır ve ne kadar insan yerine konulmasak o kadar bizi mahvedenlere bağlanıyoruz.
Artık kendimize reva gördüğümüz bu yaşamı yaşamaktan başka çaremiz yok. Birileri ultra lüks evlerde, akıl almaz paralarla, akıl almaz mekanlarda dünyanın en zenginlerine taş çıkarırcasına yaşarken (bizim paramızla, bizim zenginliğimizi alarak) biz fakirliğimizle övünüyoruz. Özgürce eleştirilerimizi yapamıyor ve bir başkasının doğrularını kabul etmiyoruz. Oysa gerçeklik denilen şey asla evrensel değildir. Bizim gerçekliğimiz ve yaşam tarzımız asla bir diğerininkenden üstün değildir. Kutuplaştık, ayrıştık… Neden? Bu soruların cevaplarını aramak yerine sorunları çözmek yerine daha çok sorunlar yaşatılıyor.
Sorunlar çözülürse artık bahaneler de kalmaz. Korkular yok olunca insanları korkutup ayrıştıracak hiç bir enstrumanı kalmayan siyaset artık işsiz kalır. Artık hükmedemezler, haz aldıkları her şeye sahip olmak ve sonsuz gücü kaybederler. Bu nedenle hiç bir sorunu çözmezler, çözecek olanlara da savaş açarlar. İşte sorunlarımızı çözemememizin nedeni budur. Ortak paydada buluşup herkes kendi yaşamı ile zihnindeki gerçekliği ile yaşamaya başlasa karmaşalar da bitecek. Evrensel doğrular yoktur ama evrensel bir ortak yaşam ve uzlaşma kesinlikle vardır.
Biz ufacık dünyamızda her şeyden habersiz, fanatikçe taraf tutup yaşamın nimetlerini ve insan olmanın güzelliği yerine belki de “aşağılanmanın zevkleri”ni yaşıyoruz. Haz alıyoruz ezilmeden. Aslında bağlandığımız düşüncelerimizden yanlış da olsa kopamıyoruz. Psikolojimizi aşamıyoruz. Ama böyle olmaz, yaşamlarımız farklı olsa da inançlarımız farklı olsa da tek bir noktada birleşebiliriz… Yaşamdan beklentim herkesin kendi dünyasına çekilip bir diğeri ile uğramayı kesmesi… Yalanlara inanmayıp ve politik oyunlara gelememiz, kendimize saygımızın artması ve asla kimseyi bizden üstün görmemiz… Artık kimseye doğruyu ve yanlışı anlatmaya, bilimden bahsetmeye gerek yok. Galiba biz kendimize layık gördüğümüz yaşamı çoktan seçtik bile…
Yaşamdan beklentilerimiz neler olmalıdır sen de yorumla! Birbirimizi ötekileştirmeden herkes için yaşanılacak bir ülke oluşturmak bizim elimizde. Yukarıda da söylediğim gibi kötü niyetli siyaset sadece, güç sahiplerini doyururken biz gerçek insanlar birbirimizle kavga halinde, geleceğe hiç bir şey taşıyamayacağız. Bir diğerinin yaşamını da dünya görüşünü de değiştirme gücüne sahip değiliz. Sadece birlikte yaşama kültürünü ve güçlü bir ortak toplumu oluşturabiliriz ki bu toplumda bireyler ne birbirleri ile uğraşır ne de siyaseti, ekonomiyi takip eder. Sadece yaşamaya ve mutluluğa odaklanırım.