Ana SayfaKitapKızıl Veba – Jack London | Uygarlığın Çöküşü ve İnsanlığın Yeniden Doğuşu

Kızıl Veba – Jack London | Uygarlığın Çöküşü ve İnsanlığın Yeniden Doğuşu

İnsanlığın kendi yarattığı uygarlığın küllerinde unuttuğu bilgeliğe bir ağıt.

Kızıl Veba, Jack London Özeti, Konusu, Yorumları. Orijinal adı The Scarlet Plague olan Jack London romanı, 1910 yılında yazılmıştır. Bilim kurgu, distopya, dünyanın yok olması, insanlığın sonu, virüs salgını, kıyamet sonrası temalarındaki roman 2013 yılında ortaya çıkan veba salgınını konu eder.

Kitabı çabucak okudum. 1912 yılında yazınlan bir romana göre gelecek vizyonu gayet iyi. Kitaba bir kıyamet sonrası öyküsü de diyebiliriz. Karakterler d oldukça gerçekçi canlı. Distopya ya da medeniyetin sonu ve yeniden ayağa kalması temalarında çok daha romanlar olsa da bir klasik olarak gelecek vizyonu ve insanlık eleştirisi çok iyi. Jack London güçlü bir yazar bu yapıtta da bunu göreceğiz. Okumaya henüz başlamadıysanız okuyun ama önceliğiniz olmayabilir. Şimdi konu ve özete geçiyorum.

✅ Küratör Önerim: 

Kızıl Veba – Jack London | Uygarlığın Çöküşü ve İnsanlığın Yeniden Doğuşu
Kızıl Veba – Jack London

Kızıl Veba Konusu

Eski dünyada, insanların ülkeler kurup birlikte yaşadığı günlerde Profesör olarak görev yapan Howard Smith, torunları Edwin, Hu-Hu, Tavşandudak’a 2073 yılında torunlarına veba salgınının nasıl çıktığını, ilk yıllarını ve medeniyetin nasıl çöktüğünü anlatır.

Kıyamet sonrası temalı romanda dünyada neredeyse hiç insan kakmamıştır. Yaşlı Smith nasıl ayakta kaldığını ve veba’ya yakalanmadığını torunlarına büyük bir heyecanla anlatır. Romanda medeniyetin, insanların kurduğu toplumsal ve ekonomik düzenin eleştirisi de vardır.

Jack london kıyamet sonrası temalı romanında yüzyıl sonrası için bazı tahminlerde bulunmuştur 2010 yılında dünyada 8 milyar insan yaşıyordu. İngiliz edebiyatı profesörü Smith, henüz 27 yaşındadır. İnsanlığın nasıl yıkıldığını tanık olmuştur. Aslında dünyanın sonu teması denildiği zaman aklımıza modern anlatımlarda genellikle virüs salgını gelir.

Kızıl Veba’nın Edebiyat ve Sinemadaki Ayak İzleri

12 Maymun buna en iyi örnektir. Yine nükleer felaketler, dış uzaydan gelen uzaylılar ya da asteroidler Don’t Look Up filmin dolduğu gibi dünyanın ve insanlığın sonunu getirir. Silo gibi modern romanlar ve dizi uyarlamaları da bu yoldan ilerler. Hakkını yemeleyelim H.G Wells Dünyalar Savaşı romanı da dünya medeniyetine dış uzaydan gelen tehlike ile ilgili ilklerdendir. Snowpiercer insanlığın eşitlik, sınıf ve doğa dengesini unuttuğu dünyayı anlatır.

Burada ise kızıl veba yani bir virüs salgını dünyanın sonuna getiriyor bu açıdan kullanılan bu virüs teması gerçekten de bilim kurgu dünyası’nda ilklerden denilebilir bu açıdan bu tema çok önemli en azından ben öyle görüyorum. Bu filmlerdeki temalar — bilginin anlamsızlaşması, doğaya yenilgi, insanın yalnızlığı — doğrudan Kızıl Veba’nın mirasıdır. Jack London, insanlığın ilerlemeye körü körüne inandığı bir dönemde, “ilerleme bir yanılsamadır” diyerek yüzyıl sonrasının korkularını öngörmüştür.

Kitabın Özeti

Önceden profesör olan yaşlı adam James Howard Smith, Torunlarına kıyamet öncesi dünyasına insanların toplumsal yaşantısına eğitime teknolojiye dair adeta hayal niteliğindeki anılarını anlatır. İnsanın kurmuş olduğu sosyal düzen, teknoloji daha doğrusu medeniyete dair ne varsa hepsi kırılgandır ve insan iki yüzlülüğü dünyanın kaynaklarını israf etmeyi bırakmazsa eninde sonunda kendi kıyametini kendi elleriyle koparacaktır. 

Yaşlı adam torunlarının sorularına yanıtlar vererek eski mesleği olan profesörlükten bahsedecek, eskiden kurulu sosyal düzenin bozulması, savaş ve artık son kalan insanların kurduğu distopya medeniyetinden bahseder. Romanın baştan sona kronolojik bir özeti yok. Konu tamamen yaşlı adamın eski dünyayı torunlarına anlatmasından ibaret.

İnsanlığa dair neredeyse hiçbir şey kalmamıştır medeniyet tamamen ortadan kalkmış ve yepyeni bir dünya kabileler halindeki bir avuç insandan başka bir şey kalmamıştır. Peki insanlık bundan sonra nasıl ilerleyecek? Teknoloji tekrar ileri seviyeye gelecek midir? İnsan daha önceki kurduğu medeniyetlerde yaptığı hataları tekrar düşecek midir?

Felsefi bir Değerlendirme ve Günümüz Toplumu

Burada biraz felsefe ve günümüzde insana bakacağız. Sorun dünyada değil insandadır. Çağlar boyunca değişmeyen zihinlerimiz, update almamayan insanlık bilincimiz insan olarak bizi her geçen gün yozlaştırmaya devam ediyor.

Günümüz ve İnsan

Günümüzde COVID-19 salgını günü gibi çok büyük zorluklarla i̇nsanlık çoktan sındı bile. Günümüzde teknoloji her ne kadar yapay zeka ile birlikte büyük ilerleme sağladıysa da insanlık ve medeniyet hala ilkel Çağlar’daki gibi gelişimini ilerletmemiş durumda. cek London’ın romanında insanlığı ve tüm medeniyeti kızıl veba yok eder.

Böylece ne tartışmalar ne de kavgalar kalır. 8 milyar dünya nüfusundan sadece yüzlerce kişi kalmıştır bunlarda çok küçük kabileler ayrılmıştır. Kim bilir belki de insanlığın sonu da bu şekilde gelecek.

Felsefi Yorum

Jack London’ın romanı, insanın uygarlıkla kazandığını sandığı özgürlüğün aslında bir tür zincir olduğunu gösterir. Profesör Smith, geçmişi anlatırken bilginin gücüne değil, anlamın yitirilişine tanıklık eder. Tüm teknoloji, düzen ve kültür bir anda silinince geriye yalnızca varoluş kalır — çıplak, yönsüz, sessiz bir varoluş.

Bu, Sartre’ın “insan özgürlüğe mahkûmdur” sözüyle birebir örtüşür. Çünkü uygarlığın çöküşü, insanın kendiyle baş başa kalışıdır. Romanın sonundaki sessizlikte, insan artık Tanrı’sız, uygarlıksız, yalnızca doğanın parçası olarak vardır. Jack London’ın uyarısı nettir: İnsanın trajedisi, doğayı unuttuğu anda başlar.

Kızıl Veba Kitap Bilgileri

2073 yılında, “Kızıl Veba” olarak bilinen ölümcül bir salgın dünya nüfusunu yok eder. Yıllar sonra, eski bir profesör torunlarına yıkılan uygarlığı, bilimin ve insanlığın nasıl kendi sonunu hazırladığını anlatır. Ancak torunlar artık o dünyanın anlamını yitirmiştir. Roman, bilginin gücünün değil, doğanın sabrının galip geldiği bir insanlık destanıdır.

  • Kitap Adı: Kızıl Veba (The Scarlet Plague)
  • Yazar: Jack London
  • İlk Yayın Tarihi: 1912
  • Orijinal Adı: The Scarlet Plague
  • Sayfa Sayısı: 72 Sayfa
  • Okuma Süresi: 4 saat
  • Tür: Distopya, Bilimkurgu, Toplumsal Eleştiri
  • Tema: Uygarlığın çöküşü, doğa-insan çatışması, bilginin unutuluşu, varoluşsal yalnızlık
  • Yayıncı: İş Bankası Kültür Yayınları

Roman Kişileri ve Açıklamaları

  • James Howard Smith (Profesör / Yaşlı Adam): Eski dünyanın bilgeliğini temsil eder. İnsanlığın ilerlemeye olan kör inancını eleştirir. Roman boyunca geçmişin hikâyesini anlatırken aslında insan aklının trajedisini dile getirir.
  • Edwin: Profesörün torunu. Geçmişe dair hikâyeleri anlamlandıramaz; bilgi onun için yalnızca bir efsanedir. Yeni dünyanın kayıp kuşağını temsil eder.
  • Hare-Lip (Tavşan Dudaklı): İlkel içgüdülerle yaşayan yeni neslin simgesidir. Akıldan ziyade güç ve hayatta kalma dürtüsüyle hareket eder.
  • Hoo-Hoo: Çocuk masumiyetini ve insanlığın yeniden başlama ihtimalini temsil eder.

Puanlama

Konu
Akıcılık
Karakterler
Distopya
Edebi Anlatım

Puan Yorumu

Kızıl Veba, medeniyetin değil, insanın çöküş hikâyesidir. Jack London’ın en karanlık kehaneti.
msonmez
msonmezhttps://www.mustafasonmez.com
Çılgın kalabalıkların karmaşasına katılmayan; bilim ve felsefeyi kendine yol edinmiş, kurgulanmış hiç bir inanca bağlı olmayan, kimseyi ötekileştirmeyen, insanları bir başkası ve "diğer" olarak görmeyen; her türlü ayrımdan, kavgadan, dogmadan uzak; duru düşünceyle yaşamaya çalışan biri. Belleğinde hiç bir hesaplaşma, gürültü ve beynini kemiren istilacı iç sesleri yok.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

82TakipçilerTakip Et
0TakipçilerTakip Et

Popüler

Kızıl Veba, medeniyetin değil, insanın çöküş hikâyesidir. Jack London’ın en karanlık kehaneti.Kızıl Veba – Jack London | Uygarlığın Çöküşü ve İnsanlığın Yeniden Doğuşu