Ana SayfaFilmHayali Aşklar (2010) Aşkın ve Saplantının Sanatsal Yolculuğu

Hayali Aşklar (2010) Aşkın ve Saplantının Sanatsal Yolculuğu

LGBT sinemasının kapılarını aralayan, her biri kendi dönemine damga vurmuş, unutulmaz ve dokunaklı 12 temel eser.

Hayali Aşklar (Les amours imaginaires / Heartbeats), 2010 yılında Xavier Dolan imzasıyla sinema dünyasına kazandırılmış, LGBT temalı, sanatsal dokunuşlarla bezenmiş bir aşk üçgeni filmidir. İki yakın arkadaşın aynı kişiye duydukları aşkın dönüştüğü saplantı, rekabet ve kırgınlıklar; Dolan’ın kendine has görsel dili, çarpıcı renk paleti ve etkileyici müzikleriyle içsel bir yolculuğa dönüşür.

Gerek senaryosu gerekse görsel atmosferiyle dikkat çeken bu yapım, modern aşkı, arzuyu ve hayal kırıklığını şiirsel bir dille anlatıyor. Eğer etkileyici bir LGBT, gay filmi arıyorsan, Hayali Aşklar tam sana göre. Tabii ki filmdeki ağır çekimler, gözleme dayalı sessiz sahneler size tanıdık gelecektir. Felsefi olarak da incelersen zaten olay akışı tamamen iki arkadaşın gözlemleri ve zanları doğrultusunda ilerler. Kendi çıkardıkları sonuçların nedeni tamamen zihinsel ve gözlemseldir. Küratör olarak filmi öneriyorum.

🏳️‍🌈 Küratör’ün Önerisi: LGBT filmleri kataloğu

 Hayali Aşklar (2010) Film Konusu, Özeti

Hayali Aşklar, görünürde sade ama derinlikli bir hikâyeyi sinematografik bir ustalıkla sunuyor. Marie sıradan, dingin bir karakterken; Francis ise hassas, duygusal ve arayış içinde bir gençtir. İkisinin de hayatı, karizmatik Nicolas’ın bir akşam yemeğine katılmasıyla değişir. Zamanla Nicolas’la daha fazla vakit geçirir, onun ilgisini çekmeye çalışırlar. Ne Marie ne de Francis Nicolas’ın duygularını tam olarak çözemese de onu sevmenin kendi içlerindeki boşlukları dolduracağına inanırlar.

İkisi de hayatlarına giren gizemli ve çekici genç Nicolas’a ilk görüşte âşık olur. Başlangıçta bu duygularını bastırmaya çalışsalar da zamanla birbirlerini rakip olarak görmeye başlarlar. Nicolas’ın gerçek duygularıysa hiçbir zaman netleşmez.

Üçlü arasında geçen zaman giderek yoğunlaşırken, arkadaşlık sınırlarını zorlayan ve saplantılı bir hâl alan bu hayali aşk, hepsini içsel bir dönüşüme sürükler. Nicolas ise tüm bu ilgiyi pasifçe kabullenip manipüle eder gibi görünür. Hikâye, bir öpücük ya da bir itiraf beklemek yerine, beklentisiz bir sevginin, gururun, kıskançlığın ve nihayetinde yalnızlığın portresini çizer. Sonunda ne aşk kalır ne de dostluk.

Hayali Aşklar (2010) Aşkın ve Saplantının Sanatsal Yolculuğu
Hayali Aşklar (2010)

Film boyunca slow-motion sahneler, sanatsal renk paletleri ve müzikler, izleyiciyi gerçekliğin dışına taşıyarak aşkın büyüsüne kaptırır. Özellikle Dalida’nın “Bang Bang” şarkısı eşliğinde sunulan sahne, sinema tarihinde unutulmaz anlar arasında yerini alıyor.

Yorum ve İnceleme

Bu film çoğu izleyiciye göre klasik bir aşk konulu dramadan dahafazlı; insanın kendi arzularıyla, hayalleriyle ve beklentileriyle yüzleşmesinin sinematik hâli. Filmdeki aşk, cinsiyetin ötesinde bir bağ olarak aktarılıyor. Francis ve Marie’nin Nicolas’a duyduğu hayranlık, aslında onun gizeminde, ulaşılmazlığında ve varoluş biçiminde kendilerini bulma çabaları gibi.

Görüntü yönetimi resmen tablo gibi sahneler sunuyor. Renkler, yavaş çekimler ve sessizlik anları; duyguya öyle yer açıyor ki bazen bir diyalogdan çok daha fazla şey söylüyor. Film müzikleri de bu deneyimi destekliyor. Her parça duygusal bir titreşim yaratıyor.

Hayali Aşklar (2010) Aşkın ve Saplantının Sanatsal Yolculuğu
Hayali Aşklar (2010)

Xavier Dolan’ın kendine özgü tarzı, bu filmde hem anlatı hem görsellik açısından zirveye çıkıyor. Hayali Aşklar, klişe aşk üçgeni hikâyelerinden çok uzakta, duygusal yoğunluğu yüksek, sanatsal bir yapım. En güzel tarafı ise karakterleri yargılamadan, kimlikleri bir çatışma nesnesi yapmadan anlatması.

Bu film bir gay ya da biseksüel yönelimleri anlatan temaların ötesinde ötesinde; arzu, yalnızlık ve özlem üzerine düşündüren, herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir sanat eseri diyebilirim. İlk paragrafta filmdeki sanat temasını, çekimleri ve gözlemlere dayalı sahneleri, sessiz olay akışını biraz açıklamıştım. Burada fazla sanat ve felsefeye girmeyeceğim.

Karakter Dinamikleri

Francis ve Marie’nin ilişkisi, başta samimi bir dostluktan beslenirken, Nicolas’ın varlığıyla giderek rekabete dönüşür. Her ikisi de arzularını bastıramaz, ama açıkça da ifade edemezler. Nicolas ise bu iki insanın duygusal karmaşasından beslenir, onların ilgisini kendi özgüveninin bir parçası haline getirir.

Dolan bu üçlü arasındaki gerilimi “bakış” üzerinden kurar: Kim kimi daha çok izlerse, o daha çok sever. Bu yüzden Hayali Aşklar, bir aşk hikâyesinden çok, “izlenmenin” ve “arzulanmanın” gücüne dair bir anlatıya dönüşür. Karakterlerin özellikle iki arkadaşın aynı erkeğe aşık olmaları ve onu etmeleri dış bir nedene bağlı değildir. tamamen kendi çıkarımlarıdır. Burada aklınıza Hume’cu neden sonuç ilişkisi hatta az daha abartırsak bir Hayali Aşklar’ın, In the Mood for Love başyapıttan bazı temaları ödünç aldığını bile söyleyebiliriz. Her ne kadar iki film benzeşmese de çekim teknikleri, gözlem ve izlenimler, sessiz sahneler bana böyle bir çağrışım yaptı.

Hayali Aşklar (2010) Aşkın ve Saplantının Sanatsal Yolculuğu
Hayali Aşklar (2010)

Hayali Aşklar Film Bilgileri

Hayali Aşklar, Fransız-Kanadalı yönetmen Xavier Dolan’ın ikinci uzun metraj filmi olarak, modern zamanın duygusal karmaşasını zarif ve ironik bir dille anlatıyor. Dostluk, kıskançlık ve arzu üçgeninde dönen hikâye, gençliğin kırılganlığına ayna tutarken, Dolan’ın kişisel sinema dilinin de erken bir göstergesi niteliğinde.

Oyuncular ve Karakterler

  • Xavier Dolan – Francis: Naif ama iç dünyası derin bir karakter olan Francis, platonik aşkın en saf hâlini temsil eder. Duygularını bastırmaya çalışsa da yüzündeki her ifade, içsel çalkantısını açık eder.
  • Monia Chokri – Marie: Zeki, bağımsız ve duygusal olarak karmaşık bir kadın olan Marie, Francis’in en yakın arkadaşıdır. Ancak ikisinin de aynı kişiye âşık olması, dostluğu kırılgan bir dengede tutar.
  • Niels Schneider – Nicolas: Cazibesiyle hem Francis’i hem Marie’yi büyüleyen Nicolas, filmin merkezinde arzunun nesnesi haline gelir. Ancak karakteri bir “boş merkez” gibidir; herkes onda kendini görür ama o kimseye tam olarak ait değildir.

Puanlama

Görüntü
7
Oyunculuk
8
LGBT Tema
7
Akıcılık
7
Karakter Uyumu
7
Genel İzlenim
7

Puan Yorumu

Film, aşkı cinsiyetin ötesinde anlatırken izleyiciyi yalnızlık, arzu ve saplantı gibi temalarla baş başa bırakıyor. Görüntü yönetimi ve müzikleriyle sinemasal bir deneyim sunan Hayali Aşklar, sıradan aşk üçgeni hikâyelerinden çok daha fazlasını vadediyor. Xavier Dolan’ın bu filmi, hem görsel hem de duygusal olarak derin bir iz bırakıyor.
msonmez
msonmezhttps://www.mustafasonmez.com
Çılgın kalabalıkların karmaşasına katılmayan; bilim ve felsefeyi kendine yol edinmiş, kurgulanmış hiç bir inanca bağlı olmayan, kimseyi ötekileştirmeyen, insanları bir başkası ve "diğer" olarak görmeyen; her türlü ayrımdan, kavgadan, dogmadan uzak; duru düşünceyle yaşamaya çalışan biri. Belleğinde hiç bir hesaplaşma, gürültü ve beynini kemiren istilacı iç sesleri yok.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

82TakipçilerTakip Et
0TakipçilerTakip Et

Popüler

Film, aşkı cinsiyetin ötesinde anlatırken izleyiciyi yalnızlık, arzu ve saplantı gibi temalarla baş başa bırakıyor. Görüntü yönetimi ve müzikleriyle sinemasal bir deneyim sunan Hayali Aşklar, sıradan aşk üçgeni hikâyelerinden çok daha fazlasını vadediyor. Xavier Dolan’ın bu filmi, hem görsel hem de duygusal olarak derin bir iz bırakıyor. Hayali Aşklar (2010) Aşkın ve Saplantının Sanatsal Yolculuğu